Tuesday, August 23, 2011

Kasa Fişi


Bu akşam eve giderken eve yakın olan bir pastaneden tatlı birşeyler aldım. Tutarı 8,5 TL (sekiz lira, elli kuruş). Ödememi yaptım ve bekledim. "Fiş vermiyor musunuz?" diye sordum. "a tabi" dedi adam ve gitti yazarkasanın yanına. Kasada kesilmiş ama koparılmamış 2-3 adet fiş vardı. "Biz fiş kesiyoruz" anlamında olsa gerek. Kasaya baktıı, baktııı, baktıııı fişi kesemedi... Hiçbirşey demeden bekledim bir süre. Belki 3-4 dakika bekledim. Beklerken aklımdan geçenler:

Yurdumun esnafı neden işini iyi yapmaz? Neden yaptığı işi iyi öğrenmez? Kimse eğitmedi ki bunları. Kimse öğretmedi ne yapmaları gerektiğini. İlk defa gitmiyorum o ürün aldığım yere. Ama o çalışanı ilk defa görüyorum orada. Belki de yeni başladı. Ve kimse yazarkasayı kullanmayı öğretmedi belki ona. Bütün gün mü çalıştı orada bilmiyorum. Bütün gün çalıştıysa ve akşamın saat 22'sinden sonra ilk defa fiş isteyen ben olduysam vay halimize :)

Kasa fişini kesemeyince dedim ki: "o halde sizden ricam o kasayı kullanmayı öğrenin, ben de birdahaki gelişimde bu fişimi alacağım". Kasada kesilmiş bekleyen fişlerden vermek istedi "yok" dedim, "şimdi fiş kesmeniz gerekiyor". Telefon etti. Birisi ile telefonda konuşarak nasıl fiş keseceğini öğrendi. Belki işyeri yetkilisidir. Sabırla bekledim sadece. Sonucunu da aldım. Aldığım sonuç kasa fişimi almış olmak değil; orada esnaf olarak çalışan kişinin yazarkasa ile fiş kesmeyi öğrenmiş olması...

Öğreneceğiz. Hep beraber çalışacağız bu ülke için. İki temel sorunumuz var. Birisi eğitim, diğeri gelir dağılımı. Gelir dağılımı ekonomik hareketliliği kayıt altına almakla olur. Herkes her yerde üstüne düşeni layıkı ile yaparsa adım adım ilerleriz. "Bana ne" dememek gerekiyor. Ben o pastanede 5 dk fazladan harcadım belki. Ama o vatandaşım şimdi yazarkasayı kullanmayı biliyor...

Saygılarımla,
Reyhan YILMAZ.